İstanbul Terapi 2010 ©

Randevu için bizimle iletişime geçin.
+90 533 939 3117

Romantik İlişkilerde Psikolojik Şiddet

Romantik İlişkilerde Psikolojik Şiddet


Şiddet, insan hayatının bütün alanlarında görülen ve en az insanlık tarihi kadar eski olan bir olgudur. Çok fazla boyutu olduğu için genel bir tanım yapmak güç olsa da literatüre bakıldığında en kapsamlı tanım Dünya Sağlık Örgütü’ne aittir. Bu tanımda ‘yaralanma veya yaralanma tehlikesi, psikolojik zarar, gelişim bozukluğu ya da yoksunluk, ölüm ile sonuçlanan; bir bireye, bireyin kendisine, bir grup ya da topluluğa kasıtlı olarak fiziksel ya da duygusal güç uygulaması ya da tehdidi’ ifadeleri yer alır. Şiddetin kişilerarası türlerinden biri olarak kabul edilen duygusal şiddet ise kişiler üzerinde bıraktığı kısa ve uzun süreli muhtemel etkileri ve sıkça görülme oranlarıyla son yıllarda önemli toplumsal sorunlar arasında gösterilen, ciddi bir sosyal problemdir. Sevgi veya aşk adı altında partnerine isim/lakap takmak, ayrılmakla tehdit etmek, küfretmek, utandırmak, küçük düşürmek, istemediği davranışları yapmaya zorlamak, partnerin duygularına yanıtsız kalmak, ilişkideki bilgileri kötüye kullanmak gibi kişinin kendisini kötü hissetmesine neden olacak her davranış birer şiddettir. Kişiler fiziksel şiddet olmadıkça bu gibi durumlara tolerans gösterse de duygusal şiddetin ağır psikolojik sorunlara neden olduğu araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Özgüven azalmasının yanı sıra intihar düşünceleri ve girişimleri, depresyon, kaygı bozuklukları, öfke patlamaları, alkol, sigara kullanımı, yeme bozuklukları gibi ciddi uzun süreli etkiler bırakmaktadır. Aynı zamanda partnerini sevdiği için onu kıskanıp baskı uyguladığını dile getiren ve bunun masum bir sevgi gibi algılanmasını bekleyen bir topluluk da vardır. Birlikte oldukları kişilerin kimlerle iletişim halinde olduğunu gözetleme ve takip etmeleri, sürekli partnerinin nerede olduğu ve ne yaptığıyla ilgili kendisine bilgi vermesi konusunda ısrarcı olması gibi kişiyi takip etme, izleme, gözetleme davranışları da psikolojik istismardır. Genelde cep telefonları ve sosyal ağlar ile ısrarlı takip etme/izleme davranışları yüz yüze veya elektronik ortamda gerçekleşebilen, birlikte olunan kişinin korkmasına neden olabilecek rahatsız edici davranış ve tehditleri içermektedir. Nerede olduğu kadar neyi nasıl giyeceğine karışmak ve kişinin kıyafet özgürlüğünü kısıtlamak da en sık karşılaşılan şiddetlerden biridir. Partnerinin başkalarıyla olan aktivitelerini kısıtlama, sosyal yaşama müdahale edip kişiyi çevresinden kopartma, diğer insanlarla kıyaslayıp eksik olduğunu dile getirme ve ağır eleştirilerde bulunma kişinin kendisini yalnız ve değersiz hissetmesine neden olur ve kişi zamanla kendine olan güvenini kaybeder. Bu özgüven kaybı ile kişiler istismarcı partnerine daha bağlı ve itaatkâr olup çoğu şeye katlanmaya devam ederler. Kişiler ilişkinin başında ilgi ve kıskançlığı aşk ile karıştırmakta ve bunun zamanla güç ve kontrol sahibi olmak amaçlı taciz ve şiddete dönüşeceğini fark etmemektedir.

Şiddeti tetikleyen bazı durumlar vardır. Bunlar bireysel ve ailesel etmenler, sosyoekonomik durum, eğitim durumu, kültür ve toplumsal roller gibi faktörlerdir. Toplumsallaşma sürecinin ilk ortaya çıktığı, bireylerin topluma hazırlandığı aile kavramı ilişkilerde belirleyici rol oynar. Romantik ilişkilerin de bir bağlanma süreci olduğu belirtilmekte ve kişilerin erken dönemlerinde bağlanma figürüyle kurdukları ilişkinin, romantik ilişki içerisinde partnere yönelik bağlanma figürünü de belirleyeceği öne sürülmektedir. Yapılan çalışmalarda, güvensiz bağlanma stiline sahip bireylerin romantik ilişkilerinde birlikte oldukları kişilere daha fazla duygusal ve fiziksel şiddet uyguladığı görülmüştür. Güvenli bağlanma stiline sahip bireylerin ilişkilerini daha sağlıklı yaşadığı problem çözme becerilerinin daha iyi geliştiği saptanmıştır. Bağlanma kadar önemli olan bir diğer konu sosyal öğrenmedir. Kişiler doğdukları ilk ortam olan aileye adapte olmaya ve bu süreçte yapılan davranışları taklit etmeye eğilimlidirler. Şiddetin öğrenilen bir olgu olduğu ve ebeveynleri arasındaki şiddete tanık olmuş veya bizzat bu şiddete maruz kalmış kişiler, şiddet davranışlarını normalize ederler, haklı çıkaracak sebepler üretirler, bunları benimseyip taklit ederler. Yaşadıkları problemlerde şiddetin olumlu bir pekiştireç olduğunu ve bu problemleri çözeceğine dair bir algı oluştururlar. Bu olumsuz algı ile romantik ilişkilerini şiddet üzerine kurmuş olurlar.
Duygusal şiddet üzerinde etkili olan bir diğer unsur sosyal faktörlerdir. Sosyal faktörler içerisinde cinsiyet rolleri duygusal şiddetin anlaşılmasında ve önlenmesinde en önemli unsurlardan birisidir. Türkiye, kolektivist ve geleneksel özellikler taşıyan bir toplum yapısından oluştuğu için cinsiyet rolleri de bu duruma göre şekillenmekte ve yıllar içinde cinsiyet rollerinde değişmeler olsa da ataerkil yapının hala baskın olduğu görülmektedir. Ataerkil yapının getirdiği erkek egemen ve ayrımcı yapının erkeklerin baskın, kadınların itaatkâr oldukları varsayımları ile erkekler kendilerini korumacı, sahiplenici ve kadınlardan daha üstün gördükleri gibi yine bu yapı ile kendilerinde partnerlerini cezalandırma hakkını görürler. Erkek çocuklarının kız çocuklarına göre daha serbest yetiştirildiği, namus kavramının kadın üzerinden anlamlandırıldığı, erkekliğe dair özellikler yüceltilirken kız çocuklarının sürekli baskılar ile yetiştirildiği ve kadınlara yönelik olumsuz ifadeler barındıran dilin kullanıldığı bir toplumda susturulmaya alışan ve ezilen kız çocuğu ilişkilerinde de şiddeti kabul eder. Ailede büyük baskılar gören, her yaptığı eleştirilen, ailesinden korkan, erkekler ile arkadaşlık kurulmasına ve onları tanımasına izin verilmeyen bir kız çocuğunun sadece eş seçimini değil psikolojik durumu, beden sağlığı, bundan sonraki hayat başarısı, özgüveni ve bunlar gibi birçok etmen olumsuz etkilenir.

Psikolojik sağlık olmadan hayat kalitesinin yüksek olmasını bekleyemeyiz. Gençlerin duygusal şiddete ilişkin algı ve tutumları fark etmeleri, eşitliği benimseyici, savunucu özellikler kazanabilmeleri için girişim ve eğitim etkinliklerinin çoğaltılması bu konuda oldukça önem taşımaktadır.

KAYNAKÇA

Yıldırım, S., & Terzioğlu, F. (2018). Şiddetin Farklı Bir Yüzü: Flört Şiddeti, Etkileri ve Etkileyen Faktörler.Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 1-8.

Bir Cevap Yazın