Panik Atak Nedir ?
Panik Atak, beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan; yoğun kaygı, bunaltı, korku karışımı bir nöbettir. Bu nöbet kişiye öylesine yoğun bir korku ve rahatsızlık duygusu yaşatır ki, kötü bir şey olacağı veya sonunun geldiğini, öleceğini hisseder. Bu korku fırtınasını yaşayan insan, doğal olarak o ortamdan ve durumdan kaçma, uzaklaşma davranışı gösterir, bir an önce yardım alınabilecek bir sağlık kuruluşuna müracat edilir. Çoğu kez de hastane, doktor gördüğünde kişide rahatlama olur ve nöbet geçebilir.
Panik atağı yaşayanların bazıları, o esnada kalp krizi geçirdiklerini ve öleceklerini hissederler. İlk defa hayatla ölüm arasındaki o ince çizgiyi gördüm, kendimi ölüme yakın hissettim gibi açıklamalarda bulunurlar ve büyük bir korku ve dehşet yaşadıklarını söylerler. Bazısı o an kim varsa, ona vasiyetini söyler. Telaş ve kaygıyla bir an önce acile-doktora yetişmek için etrafına yalvarır. Kimisi aklını kaçıracağını, felç geçireceğini, kontrolünü yitireceğini, düşüp bayılacağını hisseder.
Panik atak geçtikten sonra; kişi üzerinden kamyon geçmiş gibi hisseder. Müthiş bir yorgunluk, isteksizlik, sese, gürültüye, kalabalığa, ışığa karşı tahammülsüzlük ortaya çıkar. Yatmak, dinlenmek en iyi bir seçim olur. Yanında güvendiği birisi olsun ama soru sormasın, fazla konuşmasın istenir. Bunlar zaten bir “harpten çıkmış” insanı daha da yorar.
Panik atak nöbetleri bazen belirli olaylar, mekanlar veya kontrolün kişinin elinde olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Örneğin arabayı kendisi kullanırken sorun yaşamayan bir kişi ne zaman otobüsle yolculuk yapsa nöbet geçirdiğini ifade edebilir. Zaman içinde değişik mekanlarda, durumlarda nöbet geçiren kişi bu olaylardan, durumlardan veya mekanlardan kaçınma tepkileri gösterebilir. Örneğin sürekli iş yerinde tekrarlayan nöbetleri olan bir kişi artık iş yerine gitmek istemez ve o işten ayrılır, eşiyle cinsel ilişki sonrası veya sırasında nöbetler geçirmişse cinsel ilişkiden kaçınmaya başlar. Spor yaparken bile kalbinin hızlı hızlı çarpmasını bir süre sonra nöbet olarak yorumlamaya başlar.
Bazı kişiler özellikle hastanelerin kapalı olduğu hafta sonlarında yoğun kaygı yaşarlar ve hafta sonlarının gelmesini istemezler, bazıları hastanelerin olmadığı yerlere gitmezler bazılarıysa hastaneye çok yakın yerlerde ev tutarlar.
Hastalık ilk olarak 1971’de Da Costa tarafından “irritabl kalp” sendromunu olarak tanımlamıştır, 1905’de Usler göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı ve sinirlikten yakınan hastaları tanımlamak için “kalp nevrozu” terimini kullanmıştır. 1919’da Lewis 1.Dünya şavaşına katılan askerlerde görülen belirtileri “asker kalbi” olarak tanımlamıştır.Kadınlarda görülen tabloya ise “efor sendromu” demiştir. 1972 de aynı tabloya “nürosirkülatuvar asteni” adı verilmiştir.1980’de Amerikan Psikiyatri Birliği Panik Bozukluğu ayrı bir antite olarak DSM-III kitabına koymuştur.
Panik Atak Türleri:
- Beklenmedik Ataklar: Nedensiz, birden ortaya çıkan nöbetler. Panik bozuklukta bu tür ataklar vardır.
- Duruma bağlı olanlar: Korkulan bir kedi, köpek veya başka bir nesneyle ya da bir durum karşısında ortaya çıkar.
- Durumsal yatkınlık gösterilen panik ataklar: Genellikle destekleyici bir etken vardır, ama her zaman panik oluşmaz. Örneğin araba kullanırken panik atak oluşmaktadır. Bazen araba kullandıktan sonra atak geçirmektedir…
Panik Atağın 13 bedensel -bilişsel belirtisi vardır.Bunlardan 4 tanesinin olması nöbet için yeterlidir, çoğunlukla 7-10 arası belirti yaşanmaktadır. Nöbet hızlı başlangıçlıdır, 10 dakikada zirveye çıkar. Bazen yarım veya bir saat sürebilir.
Panik Atak Belirtileri:
- Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama, kalbin yerinden fırlayacakmış gibi olması, göğüste basınç bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşmalar…
- Terleme(Sıcak -Soğuk boşalımlar, bazen üşüme bazen alevlerin basması hissi)
- Titreme, sarsılma, itilme hissi
- Boğulma ve nefes alamama hali (Boğazda düğümlenme veya bir yumru, tıkanma hissi)
- Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı, havanın yetmemesi gibi hisler)
- Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama
- Bulantı, karında ağrı, şişkinlik , gaz oluşması, geğirti.(Bazen mideden başlayıp boğaza doğru yayılan kalkışma rahatsızlık hali)
- Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma hali
- Derealizasyon (Gerçek dışılık duyguları panik yaşandığında olaylar bir sis perdesinin gerisinde algılanır,cisimler, küçülür her şey bulanıklaşır, ya da depersonalizasyon (Benliğinden ayrılmış olma hali; sanki bedenle ruh birbirinden ayrılıyor ve kişide kendisini hissedememe, algılayamama, kendisine yabancılaşma durumu oluşur.)
- Panik anında kontrolünü kaybedeceği yada çıldıracağı korkusu (Kendisine, çocuklara, çevreye zarar verme korkusu)
- O esnada “yaşamım buraya kadarmış” duygususu, ölüm korkusu
- Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşmalar, yanmalar, karıncalanmalar, diken diken olma halleri
- Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
Panik Bozukluğun Toplumdaki Yaygınlığı
Panik bozukluğu-kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülür.
Panik bozukluk tanılı hastaların%75-80′i kadındır. Aile çalışmalarında; eğitim,sosyal durumla bağlantı bulunmamıştır. Yaşam boyu yaygınlığı değişik çalışmalarda %1,5-3,5 arasında saptanmıştır. Bu oran gittikçe artmaktadır.
Değişik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan panik ataklar ve “sınırlı belirtili atakların” ise %15-20 arasında olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla gerek panik bozukluğuna bağlı gerekse diğer psikolojik,biyolojik nedenlere bağlı panik atakların her yüz kişiden 20-25 inde görüldüğü anlaşılmaktadır.Bu oran her 4 kişiden 1′inin panik ataklı olduğu anlamına gelmektedir.Paniğin bu kadar popüler olması bu yaygınlığı ve korkutucu belirtileri olsa gerek…
Panik hastalarının çoğunluğu başta psikiyatri/psikoloji dışı tıp alanlarına başvurmaktadır. Görülen belirtiler otonomik ve fiziksel belirtiler olduğundan kalp hastalığı görünümü verebilmektedir. İlk başvurular bu yüzden dahili branşlar olmaktadır.
Stein1994,Chignon 1993′de yaptıkları bir araştırmada panik bozukluklu hastaların % 35′nin sık sık nefes alma ,% 15′inin baş dönmesi,%16′sının kalp şikayetleriyle başka hekimlere başvurduklarını saptamıştır. Yine göğüs ağrısı nedeniyle kalp anjiosu yapılan hastaların %20-30′unda kalp damarlarının normal çıktığı, anjiosu normal bulunan hastaların % 35-45′inin ayrıntılı muayenesinde panik bozukluğu olduğu saptanmıştır. Bu yanlış anlayış ve yöntemin ABD’ye yıllık maliyetinin 33 milyon dolar olduğu iddia edilmektedir.
Panik Bozuklukta Sosyal-Kültürel Faktörler
- Panik Bozukluğu her yaşta başlayabilir (Son yıllarda ilkokul çocuklarına kadar inmiştir.)
- En sık 20-30 yaş arasında başlar, yaş ilerledikçe başlama oranı düşer
- Etnik, kültürel farklılıklar çok önemli bulunmamıştır.
- Şehir yaşamında, kırsal bölgelere göre daha sık görülmektedir.
- Ekonomik durumla bağlantısı bulunamamıştır.
- Eğitim düzeyiyle panik bozukluğu arasında direkt bir ilişki saptanmamıştır
- Evli insanlarda,dul yada boşanmış insanlara göre daha az görülmektedir, (Bir çalışmada boşanmış yada dullarda 5 kat daha fazladır )
Panik AtakTedavisi
Panik atak kesinlikle kontrol altına alınabilir.
Tedavide Temel İlkeler Şunlardır :
Panik atakları ortadan kaldırma
Sürekli atak yaşayacağım diye bunaltı, kaygı yaşamayı önlemek.
Panik atak korkusuyla yapılmayan davranışların yapılır hale gelmesi ( tek başına yola çıkabilmek, kapalı mekanlara girebilmek, yalnız kalabilmek gibi… )
Panikle birlikte görülebilen diğer bedensel ve psikolojik sorunları gidermek
Zamanla paniği önemsemeyecek ve unutacak seviyeye gelmek
Panikten dolayı bozulan aile , iş-sosyal yaşamın eskisi gibi normalleşmesi.
Hekim önerisi dışında kesinlikle ilaç almamak gerekir.
Başka hastalıklarınız nedeniyle ilaç alacaksanız doktorunuza danışın.
Terapi; bilişsel-davranışçı terapi ve EMDR’nin panikte iyi sonuç verdiği bilinmektedir. Burada kişinin bedensel belirtileri algılama ve onlara ” kötü anlamlar yükleme” durumu düzeltilir. Düşünce , beden ve belirtilerin ilişkisi; belirtilerin düşünceyi nasıl etkilediği konuşulur.Yani önce hastalığın nasıl oluştuğu, belirtilerinin anlamının ne olduğu ve nelere yol açamayacağı anlatılır. Daha sonra kaçınma davranışlarının nasıl yok edileceğini geçilir. Daha gelecek projeksiyonlu çalışmalara geçilir. Böylece ilerde karşılaşabileceği olumsuz durumlarda nasıl baş etmesi gerektiğine dair kişi hazırlanır. Bunları mutlaka bir terapistle birlikte yürütmek gerekir. Terapiye istekli ve azimli olduktan sonra bir ayla üç ay arasında danışan günlük yaşamını rahat bir şekilde devam ettirebilecek seviyeye gelir.
PANİK ATAKTA SIK SORULAN SORULAR ve CEVAPLARI :
- Panik atak kalp krizine yol açar mı ? – HAYIR
- Panik felce yol açar mı ? – HAYIR
- Panik anında ölebilir miyim? – HAYIR
- Panik anında kendimi, kontrolümü yitirir kendime ve çevreme zarar verebilir miyim ? – HAYIR
- Panik atak bayılmaya sebep olur mu ? – HAYIR
- Deliliğe yol açar mı ? – HAYIR
- Uçakta panik atak gelirse ölür müyüm ? – HAYIR
- Tedavisi var mıdır? – EVET
- Panik Tekrarlar mı ? Biyolojik, Sosyo-kültürel-ekonomik ve psikolojik şartlar müsaitse her hastalık gibi panikte tekrarlayabilir. Fakat ciddi uzun süreli bir tedavi ile tekrar riski azalır. Ayrıca tekrarlayacaksa çok hafif tekrarlar.Kontrol edilebilir seviyede olur.Bazen doktora bile ihtiyaç duyulmaz. Tedavide paniği kontrol altına almak ve onu tanımak ne yapıp-yapamayacağını bilmek önemlidir.
- Panik şizofreniye çevirir mi? – HAYIR
- Alkol alarak paniği yenebilir miyim ? – HAYIR ( zamanla alkol tüketimi artar ve bağımlılık gelişir.)
- Kendimi dine inanca versem geçer mi ? Paniğin inançsızlık ve ibadetsizlikle ilgisi yoktur; “inançlı” insanlarda’da panik yaşanır.
- Yanımda ilaç,adres ve telefonlar,su,bisküvi,tansiyon aleti vs.. taşıyorum. Olmayınca yola çıkamıyorum bir şey olur mu ? Bağlanma ,garantiye alma ihtiyacından yola çıkıyorsunuz.Tedavi ile yavaş yavaş bu bağlanma nesnelerinden kurtulmak,özgür ve özgüvene dayalı ” sahaya” çıkmanız mümkündür.
- Spor paniği arttırır mı ? – HAYIR (Sporun faydası vardır )
- Seks yapabilir miyim ? – EVET
- Panik geldiğinde acile gideyim mi ? – HAYIR ( Daha önceki nöbetler nasıl geçtiyse bu nöbet de geçecek )
- Panik, depresyonla beraber olur mu ? – EVET
- Panik anında boğazım düğümleniyor, tıkanıyorum. Nefessiz kalıp ölebilirmiyim. – HAYIR
- İlaçla beraber alkol alınır mı? – Çoğunlukla HAYIR, fakat doktorunuza danışmakta yarar var…
- İlaçlar bağımlılık yapar mı? Hayat boyu kullanmam gerekir mi? – HAYIR
- Panikten dolayı işimi değiştirip,veya bırakayım mı? – HAYIR Kesinlikle işinizi bırakmayın ve değiştirmeyin.
- İlaçlar, yiyecekler, içecekler boğazımı tıkar mı? Boğulur muyum? – HAYIR
- Bana büyü yapılmış veya ‘cin’ çarpmış olabilir mi? Paniğin bunlarla hiçbir ilişkisi yoktur, kesinlikle hocalara,büyücülere,medyumlara, biyoenerjiyle uğraşanlara gitmeyin.
PANİK ATAK HASTALARIYLA NASIL ÇALIŞIYORUZ
Bizim çalışma yöntemimiz öncelikle kişinin normal yaşantısına dönmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmak ardından panik atakların kaynaklarını ve günlük tetikleyicilerini tesbit etmek ve beklenti kaygısıyla çalışmak olarak sıralanabilir. Hastaların panik bozukluk/atak konusunda bilinçlendirilmesi ilk adımdır. Böylece hastanın “kalp krizi geçiriyorum” gibi bilişsel çarpıtmaları gerçeğe uygun olarak yeniden yapılandırılır. Ardından psikoterapi ile kişinin panik atağının günlük tetikleyicileri bulunur daha sonra ise kişiyle beraber gelecek projeksiyonu ile olası bir atağın nasıl kontrol altına alınacağı çalışılır. Tedavi sırasında EMDR ve bilişsel-davranışçı terapileri kombineli bir şekilde kullanmaktayız. Bu sayade hem hızlı hem de kalıcı sonuçlar alınmaktadır.
PANİK ATAK TEDAVİSİ NE KADAR SÜRMEKTE
Kesin olarak bir zaman vermek güç olmakla birlikte ortalama 8-12 seans arasında panik atak yaşayan kişiler günlük hayatlarına rahatça devam edebilecek, atakları kontrol edebilecek (ataklarda sürekli hastaneye gitmeyecek) ve kaygıyla başedebilecek duruma gelir.